Diyarbakır merkezli soruşturma, 8 Haziran 2022 tarihinde toplanan ve haklarında “silahlı terörle yürütülen faaliyetlere üye olmak” savıyla 15 yıla kadar mahpus istemiyle dava açılan 18 gazetecinin yargılamasına başlandı.
Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına 15’i tutuklu 18 gazeteci ve avukat katıldı. Duruşmayı çok sayıda gazeteci, basın meslek grubu, hukuk örgütü, Amsterdam Law Clinics üyesi avukatlar ile CHP ve YSP (Yeşil Sol Parti) milletvekilleri de takip etti. Duruşma salonuna kadar zincirli olarak toplanan tutuklu gazetecilerin zincirleri salon girişinde çözüldü.
“Gazeteciliği savunacağız”
Duruşmanın başında yapılan kimlik tespitinin akabinde mahkeme lideri gazetecilere, ayrılma mahiyette haber yapıları, bu kesin haklarda “PKK terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla dava açıldığını söyledi. Daha sonra gazetecilerin savunmalarına geçildi. Kürtçe savunması yapan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Serdar Altan, 13 cezaevinde bu duruşmayı beklediklerini belirterek, “Ancak hala hangi kaynağın burada hazırlanacağını” söyledi.
Haklarında geniş kapsamlı iddianamenin mevcut siyasi atmosferden bağımsız bir iddianame olmadığını tabir eden Altan, kendilerine isnad edilen hiçbir suçlamanın desteklenmediğini savundu. Abdülhamid devrinden bugüne kadar basına uygulanan baskıları örnekleriyle anlatan Altan, “Madem gazetecilik yargılanıyor, biz de gazeteciliği savunacağız. Bize yapılan operasyon özel tertipti. Cezaevinde ay boyunca neyle suçlandığımızı öğrenemedik. Hala tam olarak biliniyor. Biz sadece gazetecilik yapmak için buradayız. 13 Yüzü görmeden cezaevindeyiz. Bu başlı başına bir Ölümdür. Biz hatalı değil davacıyız. Biz adalet istiyoruz. Biz gazeteciliğin gururunun davacısıyız” dedi.
“Bu davada gazetecilik yargılanıyor”
Daha sonra savunması alınan Mezopotamya Haber Ajansı Muhabiri Ömer Çelik, yaptıkları gazetecilik hata uygulamaları olarak iddianameye yazıldığını söyledi. Burada gazeteciliğin yargılandığını söyleyen Çelik, iddianamedeki suçlamaların da gerçek olmadığını savundu. Emel gazeteciliğinin sesinin kesilmesine dikkat edilmesi Çelik, “Yerli ve ulusal kimliğe izinsiz düşen herkes terörist olarak lanse ediliyor. Özgür basının tüm çalışmaları terörize ediliyor. Gözaltında tutulduğu suçlandığımızı bile bilmiyorken ve soruşturmada gizlilik kararı varken yandaş hakkında hakkımızda bilgiler yapıldı. yargılanıyor” dedi.
Gazeteci Zeysel Abidin Bulut da gazetecilikten dolayı yargılandıklarını söz vererek bunun yanında Kürt bölümünden de yargılandığını bildiklerini söyledi. Kürt milletinin yıllardır devam eden sürdürülebilirliği söz eden Bulut, “Birilerinin onların sesi olması gerekiyor. Kürt gazeteciler de bunlar için baskı görüyor ve yargılanıyorlar” diye konuştu.
Savunmasında kozmik ilkelen kapsamında gazetecilik dönemlerini söyleyen Xwebûn Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş ise bu davada Kürt gazeteciliğinin yargılandığını vurguladı. Ertaş, “Bu iddianame, Kürt gazeteciliğinin faaliyetlerini yasa dışılaştırma davasıdır” dedi.
“Kürt tanecik sesi yargılanıyor”
Dosyada tutuksuz yargılanan gazeteci Mehmet Şahin ise savunma “26 önceki burada öğrenciydim. Annem hastalandı ve doktora gittik. Annem Türkçe tarama. Hekim benim tercümanlık yapmakmı istedi. Anneme sorduğumda, ‘Oğlum bu hastalık bayandır. Ben sana yapamadım’ diye yanıt verdi. Annem çıktı. Ben de gerisinden çıktım. Annemin hayatında söyleyemedi, tedavi edilmedi. Hayatını kaybetti. Ben bugün onun lisanıyla buradayım” diye başladı.
Savunmasını Kürtçe yapan Mehmet Şahin, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 26 yıllık öğretmenlik mesleğinin elinden alındığını belirterek, daha sonra gazeteciliğe gittiğini belirtti. Kürt gazetecilerin her zamanki gibi baskı altında olduğunu söyleyen Şahin, “Savcılık, Kürt gazeteciliğinin belgelerini elde edenlerin maçlarında yer aldı. Hukuk dışı prosedürlerle elde edilmiş delillerle yapılan yargılamayı ve bu iddianameyi mevcut olmaktan utanıyorum” dedi.
Savunmaların akabinde duruşmaya Çarşamba günü devam edilmek üzere orta verildi.
DW Türkçe’ye VPN ile nasıl ulaşılabilirim?
News
