Milliyet gazetesi muharriri Zafer Şahin, KKTC’de emlak alımıyla ilgili ismi geçen İsraillilerle ilgili medyada yer alan tartışmalara dair yeni bilgiler paylaştı.

İSRAİL’iN KIBRIS’TAKİ SESSİZ İŞGALİ

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın TBMM Plan Bütçe Komitesi’nde bir soru üzerine verdiği yanıta nazaran son beş yılda KKTC’de emlak alımı için yapılan müracaat sayısı 15 bin. KKTC’den mülk alan yabancılar ortasında İsrail vatandaşları 12. sırada yer alıyor. Birinci sıralarda ise İngilizler, İranlılar, Ukraynalılar ve Ruslar var.

Yani resmi kayıtlar adada bir örtülü İsrail işgali olduğu tezini yalanlıyor. Lakin işin bir de görünmeyen tarafı var. Oradaki gerçekler biraz can sıkıcı.

YAHUDİLER ADADA ÖNEMLİ SAYIDA MÜLK SAHİBİ

KKTC’de üçüncü ülke vatandaşlarına taşınmaz mal satışları Bakanlar Şurası onayına bağlı olarak yapılabiliyor. KKTC vatandaşları ise hiçbir onaya gerek kalmadan sınırsız mülk satın alabiliyor. Bilhassa 2000’li yılların başından beri KKTC vatandaşı olan İsrail ya da diğer ülkelerden Museviler’in adada çok önemli sayıda mülk sahibi olduğu bir sır değil.

KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Özel Kalem Müdürü ve gazeteci Sabahattin İsmail’in argümanına nazaran adada İsrail pasaportu ile mülk alanların 12. sırada olduğu yanlışsız. Ama Rusya, Ukrayna, İngiltere, Almanya ve Türk pasaportu ile mülk satın alan binlerce de Yahudi var.

KKTC VATANDAŞI MUSEVİLERE BİNLERCE DÖNÜM ARAZİ KAPTIRILDI

KKTC’de faaliyet gösteren 3 büyük inşaat şirketinin sahipleri KKTC vatandaşlığı almış Museviler. Asıl büyük toplu alımları da bunlar yapıyor! Sabahattin İsmail, Musevilerin denetimindeki bu şirketlerin resmiyette KKTC şirketi olarak görüldüğünü ve adada binlerce dönüm arazi kapattığını söylüyor. Bu argümanına destek olarak da Karpaz Gate Marina’yı yapan David Levis isimli İngiliz vatandaşını gösteriyor. Levis, Dünya Siyonist Kongresi ve İsrail tarafından İsrail’e yaptığı hizmetler sebebiyle ödüllendirilmiş bir isim!

MEHMET ALİ TALAT DEVRİ SATIŞLAR PATLADI

İsrail’in KKTC’ye ilgisi 2000’li yıllarda Mehmet Ali Talat’ın Başbakanlığı devrinde sürat kazanıyor. Yahudi iş beşerlerine sağlanan kolaylıklarla evvel Erenköy’de bir yat limanı ve 5 yıldızlı oteller bölgesi projesine onay veriliyor. O periyotta kamuoyuna “Sadece yatırım için geldiler” iletisi ustalıkla yediriliyor. İsrail lobisi bu yatırımla girdiği adada kısa mühlet içinde en tesirli lobilerden biri haline geliyor. Girne’ye bağlı Karaoğlanoğlu Köyü’nde Haim Azimov ismine alınan iki katlı bir villanın KKTC’nin birinci gayr-ı resmi sinagogu olarak açılması da bu periyotta gerçekleşiyor.

Lapta-Alsancak-Çatalköy-Ilgaz-Gaziveren bölgelerinin tamamı… Ve Girne’den doğuya Dikkarpaz’a kadar satın alınan yerlerde Musevilere ilişkin siteler yükselmeye başlıyor. Bu kısımlar tamamlandıktan sonra ise Karpaz Yarımadasının güney kıyılarına yanlışsız yöneliyorlar. Ortalarına yabancı almamaya büyük ihtimam gösteriyorlar.

KKTC Bakanlar Heyeti kararıyla vatandaşlık hakkı verilen İsrail doğumlu bir iş insanı İskele bölgesinde satın aldığı binlerce dönüm toprak üzerine dev Yahudi siteleri inşa etmeye başlıyor. Bir diğer İsrail doğumlu KKTC vatandaşı iş insanı ise Girne Alagadi Plajında büyük bir site inşaatına hala devam ediyor. Gaziveren bölgesindeki dev Afrodit Sitesinin sahibi vatandaşlık verilen İsrail doğumlu öbür bir iş insanı.

KINRIS’TA KURULAN İSRAİL ŞİRKETLERİ

İsraillilerin adada sınırsız mülk edinmek için başvurdukları tek usul vatandaşlık almak değil. KKTC vatandaşlarının ismine kurdurdukları şirketler üzerinden de mülk satın almaya devam ediyorlar. İsrail lobisi ismine arazi alan KKTC vatandaşları yüksek paralarla ikna ediliyor. Devreye bazen de şantaj ve tehdit üzere faktörlerin girdiği sav ediliyor. Gayriresmi sayılara nazaran 386 bin nüfusu olan KKTC’de 30 bin civarında Yahudi yaşıyor. Bunların 2 bin şirketi ve 25 bin dönüm toprağı var. Ukrayna’dan savaş sonrası gelenler bu sayıya dahil değil.

Özetle… İsrail ve tüm dünyadan Musevilerin Kıbrıs adasına olan ilgisinin o denli sıradan ve resen gelişen bir ilgi olmadığı çok açık. Kıbrıs adası Musevilerin “Arzı Mevud” toprakları içinde yer alıyor. Yalnızca adanın kuzeyinde değil Rumların denetimindeki güneyinde de çok etkinler. Gazze sorunu ortaya çıktıktan sonra apansızın gündeme gelen “Larnaka-Gazze İnsanı Yardım Koridoru” projesinin asıl gayesi sanki ne? Kederleri sahiden insani yardım faaliyeti mi yoksa Kıbrıs’ı İsrail için ikinci bir vatan haline getirecek adımlardan birini mi atmaya hazırlanıyorlar?

Tam bu yazıyı yazarken Whatsapp’tan Kıbrıs Vakfı’nın basın bülteni düştü önüme. Kıbrıs’ın Akdeniz’in en stratejik noktası ve Türkiye’nin ulusal güvenlik sıkıntısı olduğunu hatırlatıyor ve şöyle devam ediyorlar: Batı dünyası ve İsrail’in ana hedeflerinden biri Türkiye’yi saf dışı bırakarak adayı işgal etmektir. Kıbrıs düşerse Akdeniz düşer. Akdeniz düşerse Anadolu düşer. Siyonist Musevilere toprak satışları konusunda Kıbrıs Türk halkını uyarıyor ve bu sessiz işgale dur demeye davet ediyoruz. Kıbrıs, Filistin olmasın.

Vakfın bu açıklamasının tamamı değerli lakin en sondaki temenni-uyarı çok kritik…