ABD’de yaşayan ünlü Yahudi Prof. Norman Finkelstein, İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesine düzenlediği saldırıyı düzenlemediği argümanlarına ait, “İsrail, her vakit sorumluluğu reddediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“İsrail her vakit sorumluluğu redediyor”
İsrail’in hastane saldırısı konusunda “duygusal” ve “entelektüel” açıdan iki reaksiyon verilebileceğini belirten Amerikalı Prof. Finkelstein, duygusal reaksiyon konusunda “Açıkçası çok yüksek büyüklükte bir dehşetti ve bu düzeyde söylenecek çok fazla şey yok. Şayet son 20 yıldır bu olayları takip ederseniz bir noktada katılaşırsınız, duygusuzlaşırsınız ya da birbiri arkasına gelen vahşetlere maruz kalırsınız ve yetişkin ömrümün birçoklarını, Gazze halkına yapılan bir dizi zulmü sadece küçük detayları belgeleyerek geçirdim.” dedi.
Finkelstein, olaya entelektüel açıdan baktığında İsrail’in saldırıyı reddetmesine ait, “Ben bunu göz arkası etme eğilimindeyim zira İsrail her vakit sorumluluğu reddediyor.” tabirini kullandı.
“ABD’ye, İngiltere’ye ve İsrail’e güvenmeyin”
Hastane atağında ne olduğunu tespit etmek için silah uzmanlarının inceleme yapması gerektiğini belirten Finkelstein, savlar konusunda, “İhtimal her vakit vardır, bilmiyorum, yetkili kaynakların ne söyleyeceğini duymayı bekliyorum. Bildiğim şey, ABD hükümetinin söylediği kelama güvenmeyin, İngiliz hükümetinin söylediği kelama güvenmeyin ve elbette söylemeye bile gerek yok, İsrail’in söylediği kelama güvenmeyin.” ikazında bulundu.
“Bir yargıya varmak için hala birtakım ayrıntılar gerekli”
Finkelstein, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’de İsrail’e saldırısının “teknik”, “olgusal” ve “ahlaki” taraflarının bulunduğuna dikkati çekti.
Finkelstein, Gazze’nin yeryüzünde en ağır izlenen bölge olmasına karşın Hamas’ın saldırısının teknik açıdan şaşırtan bir marifet olduğuna işaret etti.
Gazze’nin uydu ve bağlantı teknolojileriyle gözetlenmesinin yanı sıra alanda değişik taraflara ilişkin büyük bir “casus kaynağı” olduğunu vurgulayan Finkelstein, “Bu gerçeklere karşın bu (saldırıyı) gizlemeyi başardılar. Hamas’a nazaran, bunun üzerinde iki yıldır çalışıyorlardı ve bunu İsraillilerden, Amerikalılardan, Mısırlılardan ve kendi insanlarından gizlemeyi başardılar. Hatta görünüşe nazaran çok sayıda Hamas önderi bile bunun farkında değildi.” dedi.
Finkelstein, olgusal olarak da Hamas’ın hududu geçtikten sonra kıymetli ölçekte atak gerçekleştirdiğini fakat bu hücumların ne kadarının planlı ne kadarının ani geliştiğinin bilinmediğini, tahminen de hiç bilinemeyeceğini belirtti.
Tarafların açıklamaları konusunda, siyasi yapıların kendi gündemlerine hizmet edecek telaffuzları dillendirdiklerine dikkati çeken Finkelstein, “Olup bitene dair geniş bir tablo var lakin bir yargıya varmak için hala kimi ayrıntılar gerekli. Örneğin, Hamas bir örgüt, hala karanlık olan ve muhtemelen sonsuza kadar da karanlık kalacak olan kimi tarafları mevcut.” sözlerini kullandı.
Olayların “ahlaki boyutu” cevaplanması gereken en sıkıntı soru
Saldırılarda sivillerin öldürülmesi de hesaba katılarak “ahlaki boyutun” cevaplaması gereken en güç kısım olduğunu belirten Finkelstein, şu değerlendirmede bulundu:
“Çoğu insan için Hamas’ı ‘aşağılık katiller’, vb. üzere kınamak çok kolay geliyor. Bence bu daha karmaşık bir ahlaki soru. Toplama kampında doğmuş, birinci günden itibaren bütün hayatlarını bu toplama kampında geçirmiş, Gazze sondaki kapılardan (İsrail’e) akın eden militanların birçoklarının aksiyonlarını ahlaki olarak nasıl değerlendireceksiniz? Dünyanın en nüfus yoğunluğu bulunan, yaklaşık 40 kilometre uzunluğunda, 5 kilometre çapında bir alana hapsedilmiş, çok az istisnalar dışında, kimsenin girip çıkamadığı, iş imkanlarının, geleceğin olmadığı bir yer. Siyah deliğe yakalanmışsın, geçmişin, geleceğin, birebir vakitte şimdiki vaktin, hiçbir şeyin yok.”
“İsrail’in asker kaybı sayısı nasıl arttı?”
Hamas’ın akınlarına ait, “Henüz ne olduğunu kıymetlendirecek gerçeklere sahip değiliz.” diyen Finkelstein, bu atakların hudutlu saatler aralığında olmasına karşın izleyen günlerde İsrail’deki meyyit sayısının nasıl yüzlerce arttığını anlamadığını lisana getirdi.
Finkelstein, “Her geçen gün sayı 50’den 100’e, 200’e, 300’e, 400’e çıktı lakin o noktada Hamas militanları aslında çoktan öldürülmüştü. Pekala tüm bu cesetlerin gelmesi neden bu kadar uzun sürdü? Bunun gerçekleşmediğini söylemeyeceğim lakin bunu bilmiyorum. (İsrail’in) bu kadar gelişmiş bir sivil savunma ve tıbbi sistemine karşın bunun nasıl gerçekleştiği şu an için hala bir muamma. İkinci gün prestijiyle tüm ölüler gömülmek üzere morglara götürülmüştü. Niçin sayılar yükseliyordu? Bunun tahminen makul bir karşılığı vardır da ben kaçırıyorumdur.” sözlerini kullandı.
Gazze’nin kuzeyi “yeni bir güvenlik bölgesi” ilan edilecek
Saldırıların bölgeye muhtemel tesirleri ve İsrail’in emellerine da değinen Finkelstein, “Bir gerçeği kesin olarak biliyoruz ki (bölgede) en büyük değişken Hizbullah ve İran’dır. Şayet (bunlar) hiçbir şey yapmazlarsa İsrail, Gazze’nin kuzey bölümü dedikleri bölgeyi boşaltma planını uygulayacak ve neredeyse kesin olarak burayı yeni güvenlik bölgesi ilan edecek. Gazze nüfusunun yarısı Gazze’nin güneyine sürülecek. Bu beşerler güneyde nasıl yaşayacak? Sanırım İsrail basitçe şöyle diyecek: ‘Bu, bizim sıkıntımız değil, Mısır’ın sorunu’ ve ABD de buna razı olacaktır.” diye konuştu.
Finkelstein, bilhassa Gazze’deki hastanede olanlardan sonra Hizbullah’ın sessiz kalacağını düşünmediğini belirtti.
ABD’nin uçak gemisi filosunun da caydırıcılık için bölgeye gönderildiğine inandığını söyleyen Finkelstein, “ABD’nin dış görünüşteki tavrı şaşırtan değil. Beni biraz şaşırtan Joe Biden’ın İsrail’e verdiği takviyede bu kadar agresif davranması oldu.” sözlerini kullandı.
Finkelstein, Hizbullah’ın savaşa karışmaması halinde ABD filosunun bölgede hiçbir şey yapmadan bekleyerek geri döneceğine inandığını kelamlarına ekledi. AA
News
